İlham Veren Fikirler
Central Park, 1857 yılında Frederick Law Olmsted ve ortağı Calvert Vaux tarafından Manhattan’da yeşile hasret şehirliyi desteklemek ve gökdelenlerin arasında akıl almaz bir tabiat harikası sunmak adına ortaya çıkmış bir yerleşim yeridir.
Yaklaşık 150 yıldır devam eden ve peyzaj mimarlığı teknikleri kullanılarak geliştirilen ve aynı zamanda Amerika’nın ilk parklarından birisi olma özelliğine sahip olan bu park adeta şehrin içinde orman özelliklerini sunarak ağacın izinde yoluna devam ediyor.
Neredeyse tamamı beton ve asfaltla kaplanmış olan şehrin toprağa, yeşile ve ağaca olan özlemini dindiren en önemli nokta olarak günlük hayatın vazgeçilmez duraklarından olan Central Park bölgesi şehrin en önemli simgelerinden biri haline gelmiştir.
New York’da yaşayan insanların yanı sıra ABD’nin diğer bölgelerinden ve dünyanın birçok noktasından turistin ziyaret planlarında ilk sırada yer alan park jeolojik geçmişin en büyük kanıtlarını barındıran bölgeler arasında kabul edilmektedir. Her mevsimde ayrı bir güzel olan parkta ilkbaharda çiçek açan ağaçlar, kışın ise bembeyaz karlar altında kalan köprüleriyle adeta film sahnelerini günlük yaşamın içinde
canlandırıyor. Sonbahar da ise turuncu ve kahverenginin birleşmesiyle çoğu şehirlinin favori mekânı olma özelliğine sahip. Yazlarıysa cennetten bir kesit gibi şehirlilere mevsiminin canlılığını sunuyor.
Çeşitli bitkiler, kuş türleri, hayvanlar ve böcekler için şehrin içinde yaşam alanı olanağı sunan Central Park ile New York doğanın izinde yürüyen bir şehir haline gelmektedir.